1.092 gösterim
18,83 viral puan

Hedef: DÜNYA (Katil Asteroid)

Bir katil asteroid gezegenimize nişan alıyor olabilir.
KazımBir 29.06.2014 saat 16:43
  1. Tehdidin ilk işareti yıldızlarla dolu teleskop görüntüsündeki küçük bir noktadan ibaretti.18 Haziran 2004 günü, akşam saat 9’u henüz geçmiş, alacakaranlık yerini karanlığa bırakmaya başlamıştı. Arizona’daki Kitt Peak Ulusal Gözlemevi’nde, David Tholen, astronomik bir kör noktada –Dünya yörüngesinin hemen ortasında, güneş ışığının teleskoptan bakmayı neredeyse olanaksız kıldığı bir yerde– asteroidleri tarıyordu.
    Gökbilimci Tholen, bu bölgede dolanan gökcisimlerinin kimi zaman dünyaya yönelebileceğini biliyordu. Yardım için yanına mühendis arkadaşı Roy Tucker ve Hawaii’den genç meslektaşı Fabrizio Bernardi’yi almıştı. Gökyüzündeki aynı alanın birkaç dakika arayla elde edilmiş üç görüntüsünün dönüşümlü olarak görüldüğü bilgisayar ekranına bakıyorlardı. Tucker, “Sizinki işte şurada” dedi, tüm karelerde yer değiştirmiş olan bir grup beyaz piksele işaret ederek.
    Tholen, gördüklerini, asteroid ve kuyrukluyıldızlarla ilgili verilerin bir arada toplandığı Uluslararası Astronomi Birliği Küçük Gezegen Merkezi’ne rapor etti. O ve Tucker, haftanın ilerleyen günlerinde yeniden aynı yere bakmak istediler ama bulutlu hava görüşü engellemiş ve asteroid görüntüden kaybolmuştu.
    Gökbilimciler, aynı yıl Aralık ayında onu yeniden gördüklerinde bir sorunla karşı karşıya olduklarını fark ettiler. Bir spor salonundan daha büyük olan kaya, geçen her birkaç yılda bir gezegene tehditkar biçimde biraz daha yaklaşıyordu. Gözlemler Küçük Gezegen Merkezi’ne akarken, adını Mısır mitolojisindeki kaos tanrısı Apofis’ten alan asteroid giderek daha uğursuz görünüyordu. Tholen, “Çarpışma tehlikesi giderek daha da artıyordu” diyor. Yılbaşına gelindiğinde üretilen modeller Apofis’in Dünya’ya 13 Nisan 2029’da çarpma olasılığının 40’ta bir olduğunu gösteriyor ve kamuoyuna bir panik dalgası yayılmaya başlıyordu…
    Daha sonra, 26 Aralık 2004’te dünyayı bu kez gerçek bir felaket vurdu: Hint Okyanusu’ndaki tsunami yüz binlerce insanın canını aldı. İnsanlar Apofis’i unuttu. Bu esnada, gökbilimciler, kayıtlardan asteroidin daha eski görüntülerini çıkarmışlardı. Daha sonra elde edilen bu ek verilerle asteroidin yörüngesini hesapladılar. Ve 2029’da asteroidin aslında Dünya’nın yanından hızla geçeceğini keşfettiler. Ama Apofis’in dünyayı ikinci kez ziyaret edeceği tarih olan 13 Nisan 2036’da gezegenimize çarparak bir felaket yaratabileceği olasılığını –küçük de olsa– göz ardı edemezlerdi.
    Güneş sisteminin dışında tahmini on milyon kaya asteroid ile buz ve tozdan oluşan kuyrukluyıldızlar dans ediyor ve zaman zaman yörüngeleri, gezegenimizin yörüngesiyle çakışıyor. Çapı 9,5 kilometre olan –kötü bir üne sahip– bir dev ise 65 milyon yıl kadar önce Meksika Körfezi’ne gömülmüş ve gezegendeki tüm nükleer silahların toplamından binlerce kat daha fazla enerji üretmişti. Eski bir astronot olan fizikçi Ed Lu, “O gün tüm Dünya yandı” diyor. Dünya üzerindeki –dinozorlar da dahil– yaşam formlarının dörtte üçünün soyu tükendi.
    Gökbilimciler, gezegen çapında bir felakete yol açabilecek büyüklükte birkaç yüz asteroid saptadı. Hiçbiri, bizlerin yaşam süremiz boyunca böyle bir şey yapabilecek bir rotada ilerlemiyor. Ama gökler, daha küçük ve çok daha fazla sayıda asteroidle kaynıyor ve bunların Dünya’ya yakın gelecekte yıkıcı etkilerle çarpma olasılığı var. 30 Haziran 1908’de 15 katlı bir bina yüksekliğindeki bir cisim, Sibirya’nın ücra bir köşesindeki Tunguska adlı bölgeye düştü. Bu cisim –bir asteroid ya da küçük bir kuyrukluyıldız– dünyaya çarpmadan birkaç kilometre önce havada patlayarak 2 bin 71 kilometrekarelik bir alandaki tüm ağaçları yakıp yıktı. Hava, patlamanın etkisiyle gökyüzüne yükselen toz ya da atmosferin üst seviyesine yükselen su buharı nedeniyle öylesine aydınlanmıştı ki Avrupa’da insanlar günlerce geceleri dışarıda gazete okuyabildi. Tunguska çarpışmasının yüzüncü yıldönümünde, bu büyüklükte olan cisimlerin dünyaya yaklaşık birkaç yüzyılda bir çarptığını hatırlatmak huzursuzluk verici.
    Böyle bir çarpışma hiç beklemediğimiz bir anda bir kez daha yaşanabilir. Bir kenti haritadan silebilme yeteneğine sahip bu küçük gökcisimlerinin pek çoğunu henüz radar ekranlarımızda göremiyoruz. Lu, “Bazen cehalet erdemdir, çünkü bu tür şeyler hakkında bir bilginiz yoksa mutlu yaşantınıza devam edersiniz” diyor. Ne var ki önümüzdeki 10 yılda Tholen’in yaptığı türde gökyüzü taramaları binlerce göktaşını daha kataloğa ekleyerek bu boşluğu doldurabilir. “Birkaç haftada bir,” diyor Lu, “Dünya’ya çarpma olasılığı binde bir olan bir başka asteroid buluyor olacağız.”
  • Şu an haberi okuyan: 0 kişi var
  • Toplam Seed: 58 gösterim
  • Toplam Direkt: 1.034 gösterim
  • Viral Puan: 18,83