12 Nisan’da Yuri Gagarin’in
uzay yolculuğunun 50. yılı kutlanıyor. BBC, yıllar boyunca değişen astronot eğitimlerini
eski astronotlara sordu. Uzaya çıkmanın hiç de öyle kolay olmadığını
gözler önüne seren araştırma aynı zamanda
uzay yolculuğunun ‘en’lerini çarpıcı rakamlarla ortaya koyuyor.
Rus kozmonotların aldığı efsanevi eğitimlerin
zaman zaman işkenceye dönüşecek derecede zorlu olduğu biliniyor. Washington D.C.’deki
Ulusal Hava ve
Uzay Müzesi’nden Cathleen Lewis, kozmonotların
savaş döneminde yüksek irtifa koşullarını görmüş pilotlardan seçildiğini belirtiyor.
Britanya asıllı astronot Piers Sellers BBC’ye yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Gagarin ve arkadaşları düşünebileceğiniz en ağır eğitimlerden geçtiler…Uzayın bir insanın dayanamayacağı kadar zorlu bir yer olacağı tahmin edilliyordu. Bu yüzden santrifüjlerde, oksijensiz alanlarda zalimce, hatta
zaman zaman işkenceye varan eğitimlerden geçmeleri gerekti.”
Amerika’da da durum pek farklı değildi.
Uzay yolculuğu dönüşünde aracıyla okyanusa düşecek astronotlar hem okyanusta hayatta kalma eğitimi aldılar, hem de bir
kaza sonucu çöle veya ormana düşerlerse orada nasıl hayatta kalabileceklerini de öğrendiler. Aynı şekilde bir
kaza sonucu düşman bölgeye düşmesi ihtimaline karşın Gagarin’in Vostok aracındaki acil durum çantasında bir adet de tabanca bulunuyordu.
1959’da astronot
olmak için gereken zorunlu
eğitim 4 yıl iken 1967’de bu rakam 8,3 yıla çıkmıştı. Eğitimde olmazsa olmazlardan biri de düşük yer çekimi ve ağırlıksızlık eğitimleriydi. Bu durumda her astronotun yolu mutlaka Texas’da bulunan Johnson
Uzay Merkezi’ndeki Nötr Yüzerlik Havuzu’ndan geçiyordu. Tam teçhizatlı astronotlar dünyanın en büyük kapalı havuzunda ne batar ne de yüzer şekilde saatlerce kalıyorlardı. Havuzda birebir boyutta
uzay mekiği modelleri ve Uluslararası
Uzay İstasyonu’nun modülleri de bulunuyor.
Teknolojinin ilerlemesiyle beraber eğitimlerin önemli kısmında sanal gerçeklikten de faydalanılmaya başlandı.
Uzay yürüyüşleri ve robotlarla yapılan görevlerin eğitimlerinde sanal gerçeklik yoğun olarak kullanılıyor.
Zaman içinde astronotların giderek artan sorumluluklarını Dr.
Sellers şöyle açıklıyor: “Eskiden sadece bir kapsülü yönetmeleri gerekirken şimdi bir çok karmaşık sistemi çok iyi derecede kullanmaları gerekiyor.” Zamanla
uzay araçlarının da çok değiştiğini ifade eden Sellers pilotun rolünün de buna bağlı olark değiştiğini belirtiyor ve ekliyor: “Kalkışta roket, yörüngede
uzay aracı, inişteyse oldukça karmaşık bir planörü kontrol etmeleri gerekiyor.”
Bütün bunların yanında astronotların bir de uzayda geçirecekleri uzun zamanın etkilerine karşı hazırlıklı olmaları gerekiyor. Aralıksız en uzun süre uzayda kalan
kadın olan Suni Williams bu durumu şöyle açıklıyor: “Uçuş öncesinde hayatta hiç olmadığınız kadar zinde oluyorsunuz ama dönüşte durum tamamen değişiyor. Uzayda geçen her saniye kemik yoğunluğunuz ve
kas kütleniz azalıyor; çünkü onlara pek ihtiyaç duymuyorsunuz.”